top of page

İşin sırrı ‘BEN’ değil ‘BİZ’ olabilmekte.

Güncelleme tarihi: 12 May 2022

Koşuşturmaların hiç bitmediği, içerisinde kulaç attığımız bu ömür deryasında, kibir kokan ‘ben’ yerine kardeşliğin, huzurun, barışın, mutluluğun şifresi olan ‘biz’ dilinin güzelliğini ve vermiş olduğu huzurun tadını, hazzını, keyfini keşfedebilsek her şey daha güzel olacak aslında.


Bu ‘ben’ dili o kadar tehlikeliki aslında farkına varamıyoruz. Nefis denilen, her an pusuda hazır kıta bekleyen o duygu fark etmemizin önüne geçiyor, kişisel hırslar ağır basıyor, ben dili oturuyor ağzımıza.


Ben çok çalıştım, ben çok yoruldum, ben bilirim, ben yaparım, ben yaptım gibi cümlelerin ne kadar kırıcı ve tehlikeli olduğunun farkında değiliz çoğu zaman.


Şöyle bir etrafımıza bakınca görünen, ilçemizin dinamiklerinde, kullanılan dil de aslında ben yaptım ve ben odaklıdır. Çoğu yazılarımda iletişim üzerine birçok noktaya değinmeye çalışıyorum. Aslında yazılarımın merkezinde samimiyet ve tevazu ile beraber biz dilinin önemine isabet etmeye çalışıyor, merkeze oturtuyorum. Sadece ben yaptım zihniyetinde olanların sayısı git gide etrafımızı çevrelemeye başlamış durumda. Gruplaşma ve partizan anlayışın da temelini esasında kullanılan dil oluşturuyor. Mezkûr dil, dava anlayışının da mihenk taşlarına temas edip yara almasına neden olmaktadır.


Vatandaşla iletişime geçmeden önce tüm siyasi parti kadrolarının, biz dilinin önemini benimseyip ilk başta kendi hayatlarına yerleştirmeleri gerekir. Kadroların bir bütün halinde ekip ruhunu en iyi şekilde yansıtmaları bir orkestra misali hangi ortam ve mekânda olunursa olsun hiyerarşinin her kademesinde aynı dil, aynı duygu ile hareket etmesi kurumsal samimiyet ve toleransın oluşmasında önemli katkı sunar.


Bu ben dilinden uzaklaşarak biz dilini benimsemek ve biz dilinin ayrılmaz bir parçası olan istişare ile harmanlamak elbette meselenin izahı noktasında ehemmiyet arz etmektedir.


İmam-ı Gazzali’nin dediği gibi; “İstişare eden (danışan), hakikate ulaşmaktan mahrum olmaz”.


Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî şöyle ifade etmiş: ‘Kalp deniz, dil kıyıdır. Denizde ne varsa, kıyıya o vurur.’


Denizlerimiz biz dili ile dolup taşarsa ve istişare mekanizmasını her karar verme anımızdan önce çalıştırır isek o zaman huzurlu bir toplum inşasına başlamışız demektir.


Esas olan başarı ve başarısızlıkta, mutluluk ve hüzünde, toplulukla ya da yalnız iken, her şart, mekan ve zamanda biz diyebilmektir.



 
 
 

1 Yorum


hk.bilfen
11 Kas 2021

Hz.Yusuf peygamber mö.1850'lerde Mısır Kralı IV.Amonhutep'e (rüyâ yorumundan sonra) şöyle der:


"Beni Mısır Hazinelerinin Veziri yapar mısın çünkü ben hem EMİN-GÜVENİLİR hem de İlim-Ehil-LİYAKAT sahibiyim"


Demek ki "Görev istenmez, verilir sözü eksik bir yorum imiş,

Meğer ki, EHİL iseniz GÖREV de İSTENİRMİŞ...


Beğen
  • Siyah Heyecan Simge
  • Siyah Instagram Simge
  • Siyah Facebook Simge
  • Siyah LinkedIn Simge

İletişim

Pendik-İstanbul

​​

Tel: 0216 483 34 61

info@unalisik.com

Bana Ulaşın

Gönderdiğiniz için teşekkür ederim.

  • Siyah Heyecan Simge
  • Siyah Instagram Simge
  • Siyah Facebook Simge
  • Siyah LinkedIn Simge

© 2023 by Ünal IŞIK

bottom of page